top of page
Ara

Rota: Türkiye İş Bankası Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Hipodrom Meydanı /Tarihi Yarımada

Bu hafta rotamızı Tarihi Yarımada'da bulunan müzelere çeviriyoruz. İlk durağımız Türkiye İş Bankası Müzesi.


İş Bankası Müzesi

Müze girişi ücretsiz.

Giriş katında Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılına özel hazırlanan "Yaşasın Cumhuriyet" sergisi mevcut. Sergi 1. Dünya Savaşı ve sonrasında Kurtuluş Savaşı ile başlıyor ve kronolojik olarak oda oda ilerliyor. Her odanın numarası mevcut. 1'den 8'e kadar devam ediyor. Bir çok yabancı turistin ziyaretine tanık oluyoruz fakat İngilizce dil desteği mevcut değil. Açıklamalar çok uzun olmadığı için kolayca yapılabileceği inancındayız.




Üs katta ise Türkiye tarihinde İş Bankası'nın kurulmasıyla beraber gelişen bankacılık sektörünün sergilenmesi mevcut. Bankanın arşivden toplumsal ve iktisadi hayatı yansıtan belge ve fotoğraflar, farklı dönemlere ait daktilo, hesap makinesi gibi bankacılık aletleri, kumbara, promosyon malzemeleri, reklam filmleri gibi materyalle sergileniyor. Sergi yönü yönlendirme levhaları bizi sevindiriyor .Merdivenlerle çıkıyoruz ve engelli desteği olmadığını üzülerek fark ediyoruz. Ve yine İngilizce dil desteği yok. Bunlar haricinde müzeyi sevdik fakat geliştirilebilir olduğu kanısındayız.

2 sergiyi 2 saatte gezmek mümkün.



Müzeden çıkıp Tarihi Yarımada sokaklarında yürüyerek Postane Müzesi'ne uğruyor fakat üzülerek müzenin kapandığını öğreniyoruz.


Bir sonraki durağımız Yerebatan Sarnıcı.

Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yer altı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Latincede “Cisterna Basilica” olarak adlandırılan yapının bulunduğu yerde daha önceleri Stoa Bazilikası bulunduğundan, kimilerince “Bazilika Sarnıcı” olarak da anılmaktadır.80.000 ton su depolama kapasitesiyle şehrin en büyük kapalı sarnıcı olan ve diğer kapalı sarnıçlardan daha fazla devşirme taşıyıcı elemana sahip olmasıyla dikkat çeken Yerebatan Sarnıcı; yaklaşık 1000 m2 alanı kaplayan; uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçimli devasa bir yapıdır.Yazılı kaynaklara göre suyollarından ve yağmurdan elde edilen suyu, imparatorların ikamet ettiği Büyük Saray ve çevresindeki yapılara dağıtarak yüzlerce yıl şehrin su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarnıcı’na, tarihi suyollarından biri olan Hadrianus İsale Hattı’ndan da su sağlanmıştır.


İçeride “Daha Derine” adlı sergi mevcut. Sergi; Ali Abayoğlu, Aslı İrhan, Berkay Buğdan, Güneş Terkol, Jennifer Steinkamp, Malik Bulut, Muzaffer Tuncer, Ozan Ünal ve Yasemin Aslan Bakiri’nin yapıtlarını bir araya getiriyor. Eser açıklamalarını okumak hem kalabalık sebebiyle hem de ışık ve font kullanımı sebebiyle bizi çok zorladı. Ufak ledlerle bu sorun çözülebilir. Sarnıçta ilerlemek ve eserleri detaylı incelemek de pek mümkün değil gidiş ve dönüş yol belirtilmemiş, herkes bir yığın halinde eser açıklamasını okumaya çalışıyor ya da fotoğraf çektirmeye çabalıyor. Fakat eserler ve yerleştirmeler harika. İBB'ye teşekkürler!


Sarnıç haftanın her günü ziyarete açık.

Fiyat kişi başı 50TL.



Medusa

Müzeden çıkıp Sultanahmet Meydanı (Hipodrom Meydanı)'na yürüyoruz. Bizans İmparatorluğu döneminde Konstantinopolis'teki adı Hipodrom, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise Atmeydanı olarak adlandırılmış. Meydanda 3 adet anıt mevcut.


1. Dikilitaş: 4.yy’da Roma İmparatoru l. Theodosius tarafından Mısır’dan getirilen bu sütun Spina üzerine merkezi bir pozisyonda olacak şekilde yerleştirilmişti. Sütun esas olarak III. Thutmosis tarafından M.Ö 15.yy’da granitten yapılmış ve Karnak Tapınağı’na dikilmiştir.


2. Yılanlı Sütun: Birbirine dolanmış 3 yılandan ve üzerinde Delphoi’den geldiği varsayılan 3 ayaklı bir kazan bulunduğu varsayılan bu sütun M.Ö 5.yy’da yapılmıştır. Persleri yenen Yunanlılar elde ettikleri ganimetleri eriterek bu sütunu oluşturmuşlardır. Yapımı tamamlandıktan sonra Delphoi’deki Apollon Tapınağı’na dikilmiştir. 4.yy’da Konstantin tarafından başkente getirtilip hipodromdaki spina üzerine dikilmiştir. Orijinal boyu 8 metre iken günümüze 5 metrelik bir kısmı ulaşmıştır. Üzerindeki yılan başları günümüzde mevcut değilken, bir yılan başı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.


3. Örme Obelisk: 9.Konstantin tarafından 10.yy’da bulunduğu yere dikilmiştir. 32 metre yüksekliğindeydi ve üzerinde tunç levhalar bulunmaktaydı. Latin istilası sırasında üzerindeki levhalar sökülüp eritilerek zarar görmüştür.

Hipodrom Meydanı

KAYNAK;




Bir sonraki rotamızda görüşmek üzere,

Utku&Yasemin

bottom of page