top of page
Ara

2022'de Çıkan Sevdiğim Diziler

2022'de dijital platformlarda çıkan, izlediğim ve sevdiğim dizleri yorumlarımla beraber sırasıyla paylaşıyorum. Hafiften spoiler içerir, bilginize.


Better Call Saul /final 6. sezon (AMC - Netflix)

Breaking Bad dizisinin spin off’u olan Better Call Saul 6. sezonuyla ekranlara veda etti. Ama ne veda..

Özellikle 6. sezon son 4 bölümüyle Breaking Bad evreninde olduğumu kemiklerime kadar hissettiğim dizi 2022 listemin baş sırasında.Final sezonu olması sebiyle mi öyle hissettim yoksa gerçekten çok duygu yüklü bir sezon mu olmuş tam bilemiyorum ama gözümün pınarında hep bir damla ile izledim. İlk sezon itibariyle Kim (Rhea Seehorn) ve Saul (Bob Odenkirk) için çok daha hazin bir son bekliyordum ve final sezonunun son 3 bölümünde ne kadar ağlatsa da özellikle Kim’in metroda artık dayanamayıp ağlama krizine girdiği sahne öyle bir oyunculuk ki gözyaşını içinde tutabilene aşk olsun.. Buna rağmen çok hazin bir son olmadı şükür. Vicdani muhakemeler yapıldı, hak edilen cezalar alındı diyeyim kısaca..

Hem kadrosu hem senaryosunun bu kadar başarılı olmasına karşın hak ettiği ödülleri alamaması hayal kırıklığı yarattı.


Severance (Apple TV)

Neresinden başlasam bilemediğim bu efsane dizi 2022 listemin ikinci sırasında yer alıyor. Bilim Kurgu, psikolojik gerilim konulu dizinin kurgusu ayrı, oyuncuları ayrı güzel. Adam Scott mu övsem John Turturro mu güzellesem bilemediğim bir noktadayım. Jeneriğinin ödül aldığını da belirtmek isterim ki son dönemlerde karşılaştığım en yaratıcı jenerik. Lumon firmasında çalışan beyaz yakalıların dramı deyip geçerdim ama o kadar basit değil. Dizideki bu sevgili beyaz yakalılar şirkette geçirdikleri zamandan başka bir şey algılamıyorlar.

Mesai sonunda şirketten çıkmak için asansöre biniyorlar aşağı inerken tık ve yine ertesi sabah aynı asansördeler. Arada geçen zamanı hatırlamıyorlar.

Zamanında kendi istekleriyle (hepsinin bir travması mevcut) ve bu sebepten iş yerinde ve özel hayatlarında bulundukları zamanı ayrı tutmak adına kafalarına bir çip yerleştirilmesine izin vermiş ve iki hayatı da sadece bulundukları zamanda hatırlamak üzerine programlamışlar. Fakat günün birinde olaya ayılıp bu durumdan kurtulmaya karar veriyorlar. Hikaye orada başlıyor. 2. sezonunu da hadi gelsin artık dedirten bir son bölümle kapatıyorlar. Hani şu “ah ama yaa böyle de bitirilmez ki, nasıl beklicez şimdi” dedirten türde.


The Bear (Disney Plus)

Shameless dizisinden bildiğimiz Jeremy Allen White’ yani Luke’umuzu özlemişiz resmen.

Devinimi çok yüksek, hiç hız kesmeden ilerleyen 25-30 dk süren bir mutfak serüveni. Başrolde sevgili Jeremy Allen White yani Carmy bir yandan yasıyla mücadele eden, diğer yandan Michelin başarısı bulunan çok lüks bir restorandan abisinin ona bıraktığı arka mahalle bir getto restoranının düzenini değiştirmeye (sağlamaya) çalışan çok başarılı bir aşçı rolünde. Bunu yaparken de yaşadığı yüksek tempolu mücadele biçimini etrafındaki kişi, olay ve konumla bağlantısı dizide çok güzel verilmiş. Mutfak stres yönetimi ve sonrasında gelen o lezzetler… Çoğu sahnede ağzımın suyu akmadı desem yalan olur.

2. sezonunun onayını almış bile.


Atlanta / 3. sezon (Disney Plus)

İlk sezonuyla kendini sevdiren, ikinci sezonuyla gönlümüze taht kuran community'deki favori karakterlerden Troy'un (Donald Glover) yazip oynadigi komedi, drama karisimi dizininin 3. sezonu. Kesinlikle muhteşem bir dizi olduğu kanatiindeyim. Atlanta’da Atlanta Amerika’da ”Siyahi Şehri” olarak bilinir. Şehirde hem siyahi nüfus oldukça fazladır, hem Martin Luther King’in evi buradadır, hem de Atlanta’dan yıllarca birçok ünlü Rap yıldızı yetişmiştir üç siyahi gencin rap müzik camiasında ilerleyişi gibi duran dizi irkcilikı ön planda tutarak belli basli gunumuz problemlerini gözümüze ge sokmadan öyle güzel bir şekilde etrafında dolandırıyor ki hayran kalmamk elde değil.

absürtlüğün realizmi


Tokyo Vice (HBO)

Dizi; Tokyo, 90lar, Yakuzalar ve Tokyo’da kendilerine hayat kurmuş Japonca öğrenmiş “gaicin” yani yabancılar ekseninde geçiyor. Japonya’da gazetecilik sınavını kazanıp çalışmaya başlayan Jake Adelstein anılarından oluşan dizinin aksiyon dozu tatlı, oyuncuları başarılı, hikaye de kurgu değil gerçek. E daha nolsun?


The Dropout (Disney Plus)

Sırf merakımdan tek gecede bitirdim. Başlamadan önce gerçek bir hikaye olduğunu bildiğimden kesin yarın girer tüm hikayeyi googllarım, her bilgiye ulaşır bu diziye de ayıp etmiş olurum diyerek.

Diziyi bitirir bitirmez zaten hemen girip okudum da şimdiye kadar sağır sultan duymuş ben duymamışım. İyi de olmuş çünkü Amanda Seyfried’ın harika oyunculuğundan mahrum kalacaktım. Sosyopat kişi karakterini çok güzel işlemiş.


Only Murders In The Building /2. sezon (Disney Plus)

Biraz da komedi diyelim. Selena Gomez, Steve Martin ve Martin Short’un başrolleri paylaştığı komedi/gizem dizisi.

Dizi New York’ta aynı binada oturan üç komşunun bir gün asansörde karşılaşmaları ve asansöre sonradan binen dördüncü kişinin ölmesi üzerine ilerliyor.

Diziye alışmam bir 3 bölüm kadar aldı diyebilirim. fakat sonrasında dinamiğine ve karakterlerine kendimi kaptırdım.

İlk sezonuyla zaten çokça tatlı olan bu dizi 2. sezonuyla aksiyonu biraz daha arttırmış, karakterlerin birbirlerine olan bağı güçlenmiş yine bir cinayetin çözümüne adamış olarak buluyoruz kendimizi. Bu sefer hem de zanlı durumda kendileri varken.

Kısaca keyiflik, citir cerez niyetine izlenecek bir dizi.

Slow Horses (Apple TV)

Ah İngiliz polisiyesi sen yok musun sen! Bi tık Killing Eve kokusu almadım değil. Aksiyonu güzel, bölüm bölüm giderek artan bir seviyede.

Gary Oldman da sağ olsun hem aynı anda o gıcık olduğumuz hem de aslında iyi adam be çok çekmiş zamanında dediğimiz bir karakter yaratmış.

İngiliz polisiyesi sevenlere önerilir.


The Boys /3. sezon (Prime Video)

Süper kahramanların sapık,alkolik,egoist,narsist olduğu bir evreni olan Boys’un 3. sezonu ilk 2 sezona göre yavaş başladı ve hatta ay yeter Hugie ve Annie’nin ergen kıskançlık triplerinden noktasına da ilk 3 bölümde getiren ama sonrasında haylice aksiyonu arttıran temposuyla beni geri kazandı. İlk sezonu kalbimde ayrı kalacak ama 4. sezonda görüşmek üzere


Euphoria /2. sezon (HBO)

İlk sezonunu 2019 yılında izlediğimiz başrolde hem anlatıcı hem de hikayedeki Zendaya’nın yer aldığı dizide babasının ağır hastalığı sebebiyle kullandığı ilaçları deneyerek ve babasını kaybettikten sonra bağımlılığı giderek artan uyuşturucu problemi yaşayan Rue’nun ve okuduğu lisede bulunan öğrencilerin uyuşturucu, seks, travma ve sosyal medya ekseninde yaşadıkları aşk ve dostlukları ele alıyor. Z kuşağını çok başarılı bir şekilde temsil etmiş olduğunu söyleyebilirim. 2. sezonunu da soluksuz izlediğim bu dizinin özellikle 5. bölümünü 1 dk gibi izleyip sonradan 54 dk olduğunu fark edince bir vaov çektim. En sevdiğim yanı ise her bir karakteri teker teker yeri geldiğinde flasbacklerle tanıtması, yaşamış olduğu travmaların derinine inmesi ve hiç bir detaydan kaçmıyor olması.

3. sezonun da geleceğini bildirmiş olayım.


Hayrını görünüz

Yasemin


Comentários


bottom of page